SARI YAPRAKLAR
Bu senenin en favori Türkçe parçalarından biri “Sarı laleler”. Son birkaç aydır Çiçek Pazarı’ndan laleler alıp dururken, birden bire ortaya “Lale devri çocukları” çıkıverdi. Bunlar, sessizliğe bürünen nadide kulüplerimizin en romantik parçaları olmakla birlikte, lale bahar çağrışımlı bir çiçek. Gelin görün ki, bizim bu sayıda ilkbaharla değil sonbaharla, lalelerle değil sarı yapraklarla zorumuz var.
Tartışmasız bir gerçektir, sonbaharın hüznün mevsimi olduğu. Kimse sorsanız aynı cevabı alırsınız. Sonbahar geldiğinde içi neşe dolan bir organizmaya henüz rastlamış değilim. Sonbaharı sevip sevmemekten bahsetmiyorum farkındaysanız, hissettirdikleridir esasen dem vurduğum.
Merak edenleriniz olacaktır, “Mevsime göre müzik dinleyip, daha sonra buralarda mı yazarsın sen” diye. Sistematik müzik dinlemeye karşı çıkan birisi olarak tabii ki hayır diyeceğim. Olay şu şekilde vuku bulmuştur.
’71 yılının Bond filmi olan “Diamonds are forever”ı izledikten sonra girdiğim soundtrack araştırması neticesinde buralara geldim. “Ne alaka” demeyelim ve yazının devamını okuyalım lütfen.
Engin internet denizinde edindiğim bilgiye göre, filme konu olan kitapta, Bond’la buluşacak olan elmas kaçakçısı Tiffany Case, Bond otel odasına gelmeden hemen önce “Les feuilles mortes” adlı şarkıyı dinlemektedir. Hem de Yves Montaind yorumunu. Fransızcaya hakim biri olduğumdan değil, “Autumn leaves”i bilmemden ötürü anladım bu şarkının o şarkı olduğunu. Fransızca bilen bir arkadaşımdan sözleri çevirmesini rica ettim. Daha derinlemesine araştırdığımda da bu şarkıyı Yves Montand’ın dışında Edith Piaf, Serge Gainsbourg ve Patricia Kaas başta olmak üzere, bir sürü şarkıcı tarafından yorumlandığını öğrendim.
Sözler Jacques Prévert tarafından yazılmış, Joseph Kosma tarafından da bestelenmiş. Dünyanın daha fazla bildiği “Autumun leaves” sözleri ise, Johnny Mercer tarafından yazılmış. Her ne kadar sonbaharı yansıtan bir aşk şarkısı olarak bilinse de, aslen ünlü Fransız sanatçısı Jean Cocteau (1889-1963) ile sinema oyuncusu Jean Marais (1913-1998) arasındaki eşcinsel aşkı anlatmaktadır. Fransızcaya hakim olanlar, orjinal liriklerdeki çarpıcı, derin ve zengin anlatımın, ingilizce liriklerde bulunmadığını söylerler. Bu iki dil arasındaki farktan kaynaklanıyor olsa gerek. Buyrun ispatı.
LES FEUILLES MORTES
Oh! je voudrais tant que tu te souviennes
Des jours heureux où nous étions amis
En ce temps-là la vie était plus belle,
Et le soleil plus brûlant qu’aujourd’hui
Les feuilles mortes se ramassent à la pelle
Tu vois, je n’ai pas oublié…
Les feuilles mortes se ramassent à la pelle,
Les souvenirs et les regrets aussi
Et le vent du nord les emporte
Dans la nuit froide de l’oubli.
Tu vois, je n’ai pas oublié
La chanson que tu me chantais.
C’est une chanson qui nous ressemble
Toi, tu m’aimais et je t’aimais
Et nous vivions tous les deux ensemble
Toi qui m’aimais, moi qui t’aimais
Mais la vie sépare ceux qui s’aiment
Tout doucement, sans faire de bruit
Et la mer efface sur le sable
Les pas des amants désunis.
AUTUMN LEAVES
The falling leaves drift by the window
The autumn leaves of red and gold
I see your lips, the summer kisses
The sun-burned hands I used to hold
Since you went away the days grow long
And soon I’ll hear old winter’s song
But I miss you most of all my darling
When autumn leaves start to fall
Since you went away the days grow long
and soon i’ll hear old winter’s song
But i miss you most of all, my darling
When autumn leaves start to fall
I see your lips, the summer kisses
The sunburned hand i used to hold
Since you went away the days grow long
and soon i’ll hear old winter’s song
But i miss you most of all, my darling
When autumn leaves start to fall
ÖLÜ YAPRAKLAR
Ah ne çok isterdim hatırlamanı
Arkadaş olduğumuz mutlu günleri
O zamanlar hayat daha güzeldi
Ve güneş bugünkünden daha yakıcıydı
Ölü yapraklar kürekle toplanıyor
Hatıralar ve pişmanlıklar (ayrılıklar) da…
Ve kuzey rüzgarı alıp götürüyor onları
Unutulanların soğuk gecesinde..
Görüyorsun unutmadım
(O zamanlar) bana söylediğin şarkıyı
Bize benzeyen bir şarkı bu
Sen beni seviyordun ve ben seni seviyordum
Ve ikimiz birlikte yaşıyorduk
Beni seven sen ve seni seven ben
Ama hayat ayırıyor sevenleri
Çok yavaşça, gürültü yapmadan
Ve deniz siliveriyor kumun üzerinde
Sevgililerin ayrılan ayak izlerini
Bu şarkıyı İngilizce sözleriyle yorumlayan isimler arasında tahmin edileceği üzere, Frank Sinatra ve Nat King Cole’da yer almaktadır. Paul Anka ve Tony Bennett’ın yorumlarıda dinlenmeye değerdir.
Gerçek bir standart olmasından ötürü John Coltrane, Miles Davis ve Chet Baker gibi caz devleri de vakti zamanında yorumlamışlar, günümüz sanatçıları arasında yer alan Patricia Barber ve Diana Krall da repertuarlarına katmışlar. Benim son dinlediğim yorum, Gonzalo Rubacalba’ya ait olanı. “Images Live” adlı konser albümünde yer alıyor, dinlemeniz gereken bir yorum olduğunu hatırlatayım.
Autumn Leaves’in en farklı yorumu ise, Bobby McFerrin ve Chick Corea tarafından yapılmış. Bulduğunuz yerde mutlaka dinleyin, hatta edinmek için çaba sarfedin. Bu temadaki bir şarkının ne hale getirildiğini duyup hayretler içinde kalacaksınız ve çok güleceksiniz.
SONBAHARDA DİNLENECEK ŞARKILAR
1- Yves Montand – Les feuilles mortes
2- Earth, Wind & Fire – September
3- Neil Diamond – September Morn
4- Billie Holiday & Oscar Peterson – Autumn In New York
5- Bill Evans – Maybe September
6- Guns n’ Roses – November Rain
7- Pyotr Il’yich Tchakovsky – The Seasons, for Piano Op.37 (October)
8- Jacquline Du Pre – Cello Concerto In E Minor Op.85 (Elgar)
9- Chick Corea & Bobby McFerrin – Autumn Leaves
10- Erroll Garner – Autumn Mood